Amonyum ve nitratlı gübrelere getirilen yasak çiftçileri vurdu.
Yasaktan en çok etkilenen yerler ekonomisi tarıma dayalı olan merkezler..
8 Haziran Çarşamba günü 81 ilin valiliklerine gönderilen yasaklama kararıyla, ülke genelindeki azotlu gübrelere el konuldu.
Bayilerdeki tonlarca gübre yediemine bırakılarak satışı yasaklandı.
Bayi para bağladığı malı satamıyor.
Çiftçi tarlasına atacağı gübreyi alamıyor..
Karar, çiftçinin gübreye en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde alındı.
Sökeli pamukçu "bu gübre şu an bizim olmazsa olmazımız" diyor da, başka bir şey demiyor.
Nasıl demesin, bütün bir yıl sabah ezanından akşam ezanına kadar içinden çıkmadığı ürününün verim kaybını yaşayacak olan o,
Gözü gibi baktığı, hayalini kurduğu ürünü alamayacak olan yine o.
Hiçbir çözüm üretilmediği için, her geçen gün tarımsal üretime ve dolayısıyla ekonomiye vurulan darbe daha da ağırlaşıyor.
Bu gübrelerin patlayıcı yapımında kullanılması tabii ki, tedbiri gerektiriyor.
Hiç kimsenin buna itirazı yok.
Çiftçinin itirazı; yasaklama kararının yaratacağı yan etkilerin ve olumsuzlukların düşünülmemiş olmasına..
Yasak nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaç nasıl karşılanacak?
Bu gübreler pamuk üreticisi olan komşumuz Yunanistan ve İtalya'da da yıllardır yasak.
Bu ülkeler sorunu nasıl çözmüş,
Nasıl bir alternatif geliştirmişler?
Yasak kararı alınmadan önce bu konuyla ilgili araştırma yapılamaz mıydı?
PATLAMAYAN GÜBRE ÜRETİMİ
Son günlerde yazılı ve görsel basında bazı gübre firmaları tarafından patlamayan gübre üretildiği yönünde haberler yer alıyor.
Türkiye'nin en büyük gübre üreticileri arasında yer alan firma yetkilileri, patlamayan gübre ile ilgili çalışmaların tamamlandığını ve bakanlıktan onay beklediklerini belirtiyor.
Çiftçinin bu gübreye acilen ihtiyacı var.
Bu aciliyet hemen her gün basın yayın organlarında, konunun uzmanları, ziraat odaları, dernekler ve çiftçiler tarafından dile getiriliyor.
Gerçekten zor durumda olan ve acil çözüm bekleyen çiftçi haklı olarak, "bu konuda asıl konuşması gereken bakanlık yetkilileri niye açıklama yapmıyor" diye soruyor.
VERİM KAYBI YÜZDE 20-25'LERİ BULUR
Pamuk üreticisi gübre bulamadığı için zor durumda.
Gübre bulamazsa zararı telafi edilemez boyutlara ulaşacak.
Pamukta arzulanan verimin alınabilmesi için, gübreleme yapılması şart.
Özellikle de Azot ihtiva eden nitratlı gübrelerin zamanında verilmesi gerekiyor.
Azot eksik olursa pamuk boylanmaz, dallanma azalır, çiçek adedinde düşüş olur.
Sararmaya başlayan bitkide yüzde 20-25'lere varan verim kaybı yaşanır.
Yaklaşık 200 bin ton pamuk üretimi olan Söke için 40-50 bin tonlara ulaşan bir kayıp söz konusu olacak.
VATANDAŞIN YOL ÇİLESİ BİTMİYOR
Bir şey yapılırken maliyet hesabı yapılmaz mı?
Milli gelir kaybı hesaba katılmaz mı?
Zaman kaybı akla gelmez mi?
Vatandaşın çekeceği eziyet düşünülmez mi?
Mayıs ayından buyana İzmir-Aydın Otoyolu'nun Söke bağlantısında üst yapı onarım ve bakım çalışmaları yapılıyor.
Önce yolun otoban çıkışından Söke doğru geliş yönünde çalışma yapıldı.
Şimdi de aynı yolun gidiş yönünde çalışma başladı.
Mayıs ayından bu yana yolun bir şeridi bu nedenle trafiğe kapalı.
Ulaşım Ortaklar üzerinden sağlanıyor.
Tamiratın yapıldığı yaklaşık 3 kilometrelik bölüm için, yaklaşık 15 kilometrelik Ortaklar güzergahı dolaşılıyor.
Turizm sezonunun açıldığı, okulların kapandığı, hareketliliğin arttığı bir dönemde vatandaşlar zor durumda bırakılıyor.
Yolu kullananlar, 3 kilometrelik yol için fazladan 12 kilometre yol gitmek zorunda kalıyor.
Söke-Bodrum Karayolu'nda yıllardır yol yapım çalışmaları sürdürülüyor.
Hem de buradaki gibi 3 kilometrelik bir mesafede değil, çok daha uzun mesafede yolun bir şeridi trafiğe kapatılıyor.
Trafik tek şeritten çift yönlü olarak sağlanıyor.
Aynı uygulama burada niye yapılmaz, anlamak mümkün değil?
Umarım en kısa sürede bu yanlışa "dur" diyen biri çıkar da, milli gelir kaybı ve vatandaşın eziyeti önlenir.