6 Mart 2014 Perşembe

İSPANYA GEZİSİ TARTIŞMA KONUSU OLMAYA DEVAM EDİYOR

SÖKE BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCILARI, MECLİS ÜYELERİ VE DAİRE AMİRLERİNİN İÇİNDE YERALDIĞI KALABALIK BİR HEYET İSPANYA'YA GİTTİ. ASLINDA BU KONUDA YAPILMIŞ BİR AÇIKLAMA YOK. AMA GEZİYE KATILANLARI SOSYAL MEDYA HESAPLARINDAN TAKİP ETMEK MÜMKÜN. HEYETİN ZİYARET SEBEBİYLE İLGİLİ ŞUANA KADAR YAPILMIŞ BİR AÇIKLAMA YOK. KONUYU SADECE İKİ GAZETECİ GÜNDEME GETİRDİ.  İŞTE BU BU GAZETECİLERİN KONUYLA İLGİLİ YAZILARI: 

NEZİR ÇETİN:

Aydın büyük şehir olunca, Söke’nin köy ve beldeleri birer mahalle oluyor. Seçimlere 1 ay bir zaman kala, siyasi partiler için saatler bile önemli…
Ancak Söke CHP şaşırtıyor…
Süleyman Toyran kendi başına çırpınıyor.
Çünkü; Hüseyin Akkaya İlçe başkanı Barcelona’ya gitti.
Seçim komisyonu başkanı, 1. Sıra meclis adayı Levent Tuna Barcelona’ya gitti.
1nci Sıra kontenjan adayı Afet Er Barcelona’ya gitti.
Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Ünsal Bakar Barcelona’ya gitti.
3ncü sıra meclis üyesi adayı İbrahim Muslu Barcelona’ya gitti.
Dün CHP Aydın büyük şehir belediye başkan adayı Özlem Çerioğlu ve Gençlik Kolları Genel başkanı İnanç Yıldız Söke ye geldiklerinde kendilerini karşılayan ilçe başkanı yok. Meclis üye adaylarının çoğu yok… Gençlik kolları seçilmediği için gençlik kolları başkanı yok.
Kuşadası’nda miting yapan Özlem Çerçioğlu’nun, neden Söke de sadece şehir turu ile yetindiği anlaşılıyor.
Söke CHP şehiriçi bayrak asma çalışmalarına hiçbir yönetici katılmazken, her zaman meydanda görmeye alışık olduğumuz İl yönetim kurulu üyesi Fatih Akkentli, Gençlik kolları il yönetim kurulu üyesi Halil Yıldırım ve Gençlik kolları genel başkan yardımcısı Mehmet Ali Işık vardı.

ALİ SARAYKÖYLÜ: 

Efendim, hafta başında “Seçim Çalışmaları ve İspanya Gezisi” başlıklı bir yazım huzurlarınıza gelmişti. Bu yazıda seçim sürecinde artık son viraja girilirken Ak Parti ve MHP ilçe başkanlarının yoğun bir mesai verdiklerini, buna karşılık CHP İlçe Başkanı Hüseyin Akkaya ile meclis üyeliği birinci sıra adayı Levent Tuna’nın ispanya gezisinde olduklarını ifade etmiştim. Bu durumun mantıklı bir açıklamasını yapamadığımı, bu vakitte bu gezinin sebebini anlayamadığımı da ifade etmiştim.
***
Sevgili okuyucu aslında o geziye gidenler elbette ki sadece Akkaya ve Tuna değildi. Basında nedense çok fazla haber olmadı ama ben İspanya gezisine 17 meclis üyesi ve 5 de belediye çalışanının katıldığını duydum. Tekrar ediyorum;  bu gezinin hangi amaçla gerçekleştirildiğini gerçekten de bilmiyorum. Buradan Söke için hangi yararlar ümit edildiğini açıklarlarsa öğreniriz elbette. Ama bütün bunların da ötesinde, seçim yarışının içinde olan adayların da sahada çalışan arkadaşlarını yalnız bırakarak geziye katılmalarını doğru bulmadığımı ifade ettim. Siyaset bir ekip işidir. Belediye meclis üyeliğine aday olanlar başkan adayının yakın çalışma arkadaşlarıdırlar. İlçe başkanı bu ekibin sevk ve idaresinden sorumludur. Böyle bir süreçte hem İlçe Başkanı Hüseyin Akkaya’nın, hem de birinci sıra dayı olan Levent Tuna’nın sahadaki arkadaşlarını yalnız bırakarak geziye gitmelerini eleştirmiştim. Üstelik Levent Tuna partisinin ilçe seçim komisyonu başkanı. 
Murat Alagöz Beyefendi telefon ederek yazdığım o yazıyı eleştirdi ve adeta beni azarlamaya çalıştı. İzninizle o telefon görüşmesinden bir bölümünü mealen paylaşmak istiyorum

“Sen nasıl böyle bir şey yazarsın? İlçe Başkanı İspanya’da demişsin, İlçe Başkanı burada…”
“Nasıl burada? Hüseyin Bey İspanya’ya gitmedi mi?”
“Hüseyin Akkaya gitti ama ben buradayım.”
“İyi de CHP İlçe Başkanı Hüseyin Akkaya değil mi? Ben yalan mı yazıyorum?”
“Evet yalan yazıyorsun. Şu anda ilçe başkanı benim. Siz bizim partimizin tüzüğünü okudunuz mu? Başkanlığa ben vekalet ediyorum, örgüt başkansız değil…”

Sevgili okuyucu, bu açıklamaya ne denilebilir ki?..  Murat Bey başkanlık ile başkan vekilliğini karıştırdıysa yapacak bir şey yok. Elbette ki başkan izinli ya da raporlu olduğunda yerine vekili vekalet eder ve başkanın yetkilerini kullanır. Zaten sadece siyasi partilerde değil bütün sivil toplum kuruluşlarında bu durum böyledir. Bu durum bir başkanın zorlu bir süreçte gezmeye gidip de yerini vekiline bırakmasını makul ve mazur gösterebilir mi?
Bana “yalan yazıyorsun” diyebilmek için Hüseyin Bey’in gitmemiş olması gerekirdi. Elbette ki CHP hiçbir zaman başkansız kalmaz. İlla ki o koltuğa birisi vekalet eder. Bu durum aslının orada olmadığı gerçeğini değiştirir mi?
***
Ben aslında o yazıda sadece İlçe Başkanı Akaya ve birinci sıra adayı Tuna’dan söz ettim. Birisi ilçe başkanı, diğeri de İlçe seçim komitesi başkanı oldukları için. Ama aslında adaylar arasından başka gidenler de var. Kontenjan birinci sıra adayı, liste üçüncü sıra adayı ilk aklıma gelenler…
Murat Bey örgütün benim o yazıma tepki gösterdiğini kendisini telefonla arayanların öfke ve galeyan içinde olduklarını iddia ederek galiba bir de mesaj vermek istedi.


“Örgüt bu yazı nedeniyle çok öfkeli, benim telefonlarım susmuyor…”
“Siz beni tehdit mi ediyorsunuz?”
“Tehdit değil, ben olanları söylüyorum… Öyle yazı yazmaman lazım.”

Sevgili okuyucu, kendisine bu sözlerin bir tehdit olduğunu ve eğitimli bir kişiye, bir ilçe başkan vekiline de bu üslubun yakışmadığını, toplum önderi olacak kişilerin eleştirilere tahammüllü olmaları ve önce özeleştiri yapmaları gerektiğini söyledim. 
***
Son söz; görülüyor ki, genelde ya da özelde bizim siyaset adamlarımız eleştiriye pek de tahammül edemiyorlar. Ulusal televizyonlarda Başbakanımızın bir televizyon yöneticisini arayarak bazı haberleri kaldırtmak istediğini öğrenmiştik. Murat Bey’in bizim yazımıza müdahalesi farklı bir yaklaşım mıdır?
Üstelik böyle bir yaklaşımın beni etkileyeceğini acaba gerçekten de düşünüyorlar mı?..