
Günümüzde Kızılderililerin, Azteklerin ve Aborjinlerin bile modern yaşama geçtikleri bir zamanda, Batı Anadolu’nun en gizemli dağı Beşparmak'ta (Latmos) Karyalı bir kadının, dağdaki geleneksel yaşamını nasıl sürdürdürüyor.

Bir zamanlar binlerce keçinin barındığı bu dağların Kuzey yakasında birkaç çoban kalmış.
Yaşıtları asfalt yolda zor yürürken, Fatma Pınar keçileriyle sanki yarış edercesine kayadan kayaya atlıyor. Yıllarca bu dağlarda tek başına keçilerini güderken şimdi artık kızıyla birlikte çıkıyor.


En önemli ulaşım araçları eşekleri İnsanın gündüz bile dolaşmaktan ürktüğü bir coğrafyada, gece gündüz korkusuzca keçilerin arkasından dolaşıyorlar. Su içecek bir çeşmeleri bile yok. Hem kendilerinin hem hayvanlarının sularını kayaların arasından çıkan bir pınar suyundan eşekle eve taşıyorlar.
Çocuklarının “Satalım anne bu keçileri” sözüne hiç aldırmadan, keçilerle birlikte dağda dolaşmaya devam ediyor. Keçiler onun her şeyi, keçiler sayesinde ayakta durabiliyor.
Keçilerle o kadar özdeşleşmiş ki, aralarında anlaşabilecekleri bir lisan oluşturmuş. Bütün keçiler onun ne dediğini, ne yapmak istediğini, her bağırmasından, her hareketinden anlıyor ve onları bir orkestra şefi gibi yönetiyor.
O Beşparmak Dağları'nın yerlisi, hem de doğma büyüme. “Ben bu dağlarda doğdum, bu dağlarda öleceğim” diyor.