30 Ağustos 2018 Perşembe

SÖKE OVASI CAN ÇEKİŞİYOR!

SÖKE ZİRAAT ODASI BAŞKANI KEMAL KOCABAŞ, SÖKE OVASI'NDAKİ KİRLİLİĞİN ZEHİRLENME BOYUTUNA ULAŞTIĞINI BELİRTTİ

Kemal Kocabaş yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin en önemli pamuk üretim bölgelerinden biri olan Söke Ovası’nın her geçen gün artarak kirlendiğini, tarımsal amaçlı suların ve toprakların zehirlemeye devam ettiğini söyledi.
Kocabaş, "Büyük Menderes Nehri Afyon’dan doğup ve yaklaşık 550 km’lik mesafe kat ettikten sonra son durak olarak ilçemizden denize dökülmektedir. Söke Ovası, bu uzun hat boyunca birçok kentten ve sanayi bölgesinden kirlilik yükünü alan nehir suyu ile sulanmaktadır.  Özellikle yaz aylarında nehrin debisinin düşmesiyle birlikte bu kirlilik daha şiddetli hissedilmektedir.’ dedi.

"JEOTERMALLER İNSANLARA VE DOĞAYA CİDDİ ZARARLAR VERİYOR"

İl genelinde 23'ü aktif, 10'u da kurulum aşamasında 33 jeotermal enerji tesisi bulunduğunu kaydeden Ziraat Odası Başkanı Kemal Kocabaş, "Yeraltından çok yüksek sıcaklıkta çıkan bu sular, yüksek çözücü özellik gösterdiğinden beraberinde çok fazla miktarda mineral yükü taşımaktadır. Bu mineral yükünün bertarafı jeotermal tesislerdeki en önemli problemdir. Birçok işletme maliyetten kaçma adına bu yoğun ağır metal, bor vb. içeren atık suları en yakındaki dere, azmak vb. akarsuya deşarj etmektedir. Tarımsal sulama amaçlı kullanılan bu sular da toprakları geriye dönüşü olamayacak şekilde kirletmekte ve zehirlemektedir." şeklinde konuştu. 



"OSB, SÖKE İÇİN BÜYÜK SORUN"

Kemal Kocabaş, Söke şehir merkezinin çok yakınına kurulan Organize Sanayi Bölgesi'nin kentte yaşayan insanlar ve üreticiler açısından büyük kirlilik kaynağı olduğunu söyledi.
Birinci sınıf tarım arazilerinin içinde tarımsal sanayi ile alakası olmayan bir çok fabrikanın mantar gibi türemeye başladığını kaydeden Kocabaş, "İnsanımız ve üreticimizin yıllardır çimento fabrikasının tozundan çektiği yetmezmiş gibi, Söke şehir merkezine sadece 3 km uzaklıkta, 1.sınıf tarım arazilerinin içine organize sanayi bölgesi kurulmuştur. Tarımsal sanayi ile alakası olmayan birçok fabrika burada mantar gibi türemeye başlamıştır. Toz kaynağı olan seramik fabrikası yine buraya kurulmuştur. Bu fabrikanın çevresindeki arazileri gezerseniz durumun ne kadar vahim olduğunu görebilirsiniz. Tüm tarlalar, bahçeler bembeyaz toz altında! İlgili fabrika kullandığı hammadde kaynağını gelişi güzel kendi yerindeki açık alana tepeler şeklinde yığmakta ve buradan rüzgârla birlikte toz olarak bitkilerin üzeri kaplanmaktadır. Bu şekilde bembeyaz tozla kaplanan bitkiler güneş ışığından yeterli miktarda istifade edemediğinden rekolte kayıpları yaşanmaktadır.  Üretici kendi tarlasında tozdan dolayı rahat çalışamamakta ve insan çalıştıramamaktadır. Yine bölgedeki hayvancılık işletmeleri de bu tozlardan ciddi zarar görmektedir.’ dedi.

"KAĞIT FABRİKASI SU SORUNUMUZU DAHA DA ARTTIRACAK"

Söke Ovası'nda son yıllarda yaşanan en büyük sorunlardan başında kuraklığın geldiğine işaret eden Ziraat Odası Başkanı Kemal Kocabaş, "Büyük Menderes Nehri’ndeki su miktarı giderek azalıyor. Bu yıl nehrin düşük debisinden dolayı kaynaklanan balık ölümleri bunun en güzel örneğidir. Ovadaki su tarım arazilerimize ancak yetmektedir. Bu yılın sıcak geçmesinden dolayı ovamızda bazı yerlerde su sıkıntısı yaşadık. Sular geç verilmek zorunda kalındı." ifadelerini kullandı.
Kocabaş, "Her geçen yıl artan bu su sıkıntımız mevcutken bir de bölgemize Avrupa’nın en büyük kapasiteli (730.000 ton kâğıt/yıl) kâğıt geri dönüşüm fabrikasının kuruluyor olması endişemizi daha da arttırmaktadır. Fabrikalara asla karşı değiliz. Fakat bu fabrikalar bu şekilde çevreye zarar verecek şekilde denetimsiz olarak işletilmemeli, kurulmamalıdır. Planlamalar ileriye dönük tüm bölge ve tarım sektörü düşünülerek yapılmalıdır" dedi. (HÜSEYİN IŞIK)